Diyelim sabah yürüyüşüne çıkmak istediniz veya çocuklarınız okul sonrası sokakta oynamak istedi; oldu ya eşiniz evde oturmaktan sıkıldı ve bir arkadaşı ile mahalle de yürüyüş yapmak istedi -örnekler çoğaltılır- bunları gerçekleştirebilme şansı nedir?.
Caddebostan sahilinde, biraz Beykoz çayırı, Selami çeşme Özgürlük parkı, ve Florya sahil yolu dışında şansınız hemen hemen yok gibidir… E oralarda oturma şansınız yoksa ve İstanbul’un başka semtlerinde oturuyorsanız, günlük ve insani gereksinimlerinizi gerçekleştirecek bir yer yok olduğu gibi Van depremi nedeniyle haber yapan gazetelere göre olası bir İstanbul depreminde halkın toplanacağı yer bile kalmadığı gibi var olanların büyük bir çoğunluğu da imara açılmış..
Çocuklar hiperaktif olmuş, hastaneler arı kovanı gibi hastalıktan muzdariplerle dolu, obezite kalp ve damar hastalıkları, hareketsizlik ve buna bağlı sorunlar yüzünden ölüm oranları artmış, toplumun büyük bir kısmı ruhsal bunalımda yaşarken halkın spor yapması için ayrılan kamu arazileri tuzu kuru spor kulüplerine tahsis edilmiş, sigara içme ve alkol tüketme yaşı ilk okula inmiş, buna bağlı olarak yaşam kalitemiz dünyada en altlarda gerilemiş ve biz hala bütün arazilere çirkin, estetikten yoksun; eski gelenek ve kültürel yaşama ve yakınlaşma düşmanı olan beton yığını binaları dikip duruyoruz.
Yol kenarlarına bile kocaman gök delenler dikiliyor. Bazı çevre yolları kenarlarında halk biraz çiçek görüyor; bilmem ne belediye çalışıyor tabelaları okuyoruz ama hala ve sanki İstanbul ve Anadolu’nun büyük bir kısmı bu köklü sosyolojik ve fiziksel değişiminden nasibini alıyor
İstanbul’da mezar fiyatları da 8-12 bin TL arasında tavan yapmışsa – gazeteler yazıyor- artık söz bitmiştir demek kalıyor bize..
Ahrette iman, dünyada mekân tamam da bir reklam sloganı gibi “biraz fazla olmadı mı?” Ne zaman gelişmiş ülkeler gibi insanımızı, çevremizi, yeşili ve diğer canlıları düşünmeye başlayacağız. Ne zaman ilgililere “kardeşim yetme dimi?” diye soracağız.. Çocuklarımızın ve hatta yetişkinler için biraz top, sek sek oynayacağı, ip atlayacağı, koşacağı alanlar için sesimizi yükselteceğiz.. Eskisi gibi mahalle aralarında yeteneklerin gelişmesine tanık olacağız; yeni dostlukla, arkadaşlıklar ve yeni aşklar yaşayıp onları akranlarımızla paylaşacağız..
Odalara kapanan, internette sosyalleşen, beden ve ruh hali değişmiş; kısaca içe kapanan bir toplum sizce ne kadar sağlıdır denilebilir?..
Ve şartlar böyleyken siz geleceğin daha güzel olacağı konusunda iyimser olabiliyor musunuz;?.. Ben kendi iyimser bir insan ve bir bilim insanı olarak ne yazık ki pek iyimser olamıyorum… Çünkü yer kalmadığı gibi ayrıca akıl tutulması da yaşıyoruz…