İstanbul dâhil güzel ülkemizde trafikte yaya değil arabalar önceliklidir. Arabalar; yani içindeki arabayla bütünleşmiş ve kendisini bir araba olarak gören sürücüler öyle bir bencilleşme yaşıyorlar ki anlatılamaz..
Özellikle, otobüs durakları, okul giriş ve çıkışları, site girişleri, yaya geçitleri işlek yollardaki yaya geçitleri, yollarına bir bakın; burada sizler arabaya yol vermek için durursunuz. Hatta bırakın buradaki yaya geçitlerini kırmızı ışıkta geçen, kuraları takmayan ve her yaşta, başta , ve her türlü araba sürücüleri ne yazık ki var ve bunlar özellikle yayaların canlarını bezdiriyorlar..
Gelişmişlik ve hatta medeniyet ölçüsüdür yaya’ya saygı. Gelişmiş ülkelere giderseniz buralarda “Zebra Crossing” dene yaya geçitlerinde arabalar mutlaka ama mutlaka durular; yayaya yol verirler. Amerika’da işler biraz daha ileridedir. Yaya geçitlerindeki sıkı uygulamaların yanında, özellikle dört yıl ağızlarına çizgiler çizilmiştir ve mutlaka arabalar hangi saat ve yolun durumu ne olursa olsun mutlaka ama mutlaka durmak zorundadır.
Kuralları ihlal ederseniz ki bezen nadir de olsa çıkabilir; o zaman canınızı öyle bir yakalar ki anlayamazsınız. Önce ruh sağlığınızın yerinde olup olmadığı araştırılır. Çünkü onlara göre normal ve duyarlı bir vatandaş kural ihlali yapmaz; kimse – acil durumlar ve itfaiye, cankurtaran polis araçları hariç- yolda kimse üstünlüğe sahip değildir ; tüm vatandaşlar eşittir ama her durumda yaya önceliğe sahiptir.
Bırakın saygıyı yayaya, bizim cabbar sürücüler – ki bazı kadın sürücüler de dahil, arabaya bindiklerinde yayanın halini unutuyorlar. Arabasına binen kendini yolların hakimi sanıyor.. Altındaki lüks arabalarla yolları kirleten, sigara izmaritlerini, bira, gazoz şişelerini ve çöplerini yola atan, tükürenleri geçtim ama beyaz kesik çizgilerle enlemesine çizildiği yaya geçitlerinde ki yukarıda belirttim, buraları okul, site, ev ve kalabalığın yoğun olduğu mahaller- bir şekilde araba sürücülerine burada durmayı, kurallara uymayı, yayaya öncelik tanımayı ivedilikle ve önemle öğretmemiz ve öğrenmemiz gerekiyor…
Gelişmişlik ve medeniyet ölçüleri insana verilen saygıyla ve değerle ölçülür. En zengin en teknolojik ülkeler en gelişmiş ülke ve insanlar değildir. İnsanın ön plana çıktığı, insan ve insani değerlerin temel alındığı; dolayısıyla insan mutluluğunun esas alındığı ülkeler gelişmiş ve bir o kadar da medenidir.
Kuralar, onları bozmak, çiğnemek, ihlal etmek, kendine üstünlük sağlamak, başkalarını ötekileştirmek için değil, hayatı kolaylaştırmak için konulur. Kurallı toplum – kuralcı değil- gelişmiş toplumdur ve kuralların temeli de herkese eşit saygıyı içerir.
Yaya çizgilerini ve burada yapılanları önemsemek, buralara, buralardaki kurallara sahip çıkmak gelişmişlik ve medeniyet göstergesidir. Burayı düzeltirsek çok şeyin düzelmesine de katkı sağlarız..
Biliyorum belki ekonomi ve başka konularla bir şeyler yazmam gerekiyor ama bu yanlışlıkları düzeltmek en az diğer gelişmeler kadar önemlidir diye düşünüyorum..