Bütün kadim bilgiler ve öğretiler insanın kendi davranışlarının sorumluluğunu almasının önemini vurguladığı gibi, bu davranışı da yetişkin ve olgunluk seviyesinin bir kuralı olarak kabul eder.
İnsan dışında sorumlulukla sıkıntısı olan başka bir canlı yok gibidir. Kuşlar sabah erkenden ekmeklerinin peşinden koşar. Kimse onlara, “hadi kal, sabah oldu, işe” dediğini duymazsınız. Sadece kuşlara değil doğadaki tüm canlılar sanki yaşayan bir robot gibi programlanmış bir şekilde görevlerini yapmak için hareket halindedir.
İnsanlara gelince iş değişiyor nedense. İnsan da diğer canlılar gibi temel ihtiyaçlarını elde etmek için bir şeyler yapmak zorunda. Daha sonra da diğer isteklerini gerçekleştirmek için. İşin aslı böyle gibi görünse de, kişilerin paşa gönülleri, kişilikleri, davranışları ve yaşam biçimleri ne yazık ki düzensiz ve durumdan duruma değişiyor. Bazıları kurallı, sorumluluk sahibi ve bir şeyler üretmek için çalışırken başkaları umursamaz, tembel, başkalarının zaaflarından faydalanan bir garip tutum içinde. Bazıları ise tamamen hayata küsmüş ve kendini kurban gibi görüyor.
Ne olursa olsun insan kavramı sadece var olmaktan ibaret değildir. Çocukluktan yetişkinliğe geçerken, bazı temel değerleri ile karakterini geliştirmek ve güçlendirmek zorundadır. Herkes makam olarak bir yere gelmek zorunda değildir ama insan ve davranış olarak birey kendi yaşam sorumluluğunu almak ve bunu da en iyi kendine dönüşene kadar uygulamak zorundadır.
Hiç kimseyi kendi haline bırakmak doğru değildir zira insan kendine bile zarar veren bir davranış sergileyebilen ender bir varlıktır. Bunu diğer canlılarda göremezsiniz ama insan böyle yanlış davranışlar içinde olabilmektedir. Bu nedenle, sorumluluk duygusu yani kişinin kendi yaşamının sorumluklarını ele alması önemsenmesi gereken önemli bir yetkinliktir.
Kimse kimseye yük olmak zorunda değildir özel durumlar yoksa. Yetişkinler önce kendini var etmek için uğraşmalı ve sonra da yaşadığı eko sistemde üretken bir davranış içinde olarak önce zarar vermeden anlamlı ve bütüncül bir yaşam sürdürebilmek için sürekli öğrenerek ve kendini geliştirerek yaşamak zorundadır.
Kimse kimseyi kandırmayı, aldatmayı, yalanla aklını çelmeyi, kullanmayı aklına bile getirmemelidir. İnsan yakışan davranış bunlar olmalıdır. Kimse kimsenin düşmanı olmamalıdır. Tartışmalar olsa bile uzlaşı kültürü içinde sorunlar kaybeden yok anlayışı ile çözebilmeyi öğrenmelidir.
Bunlar hayal değildir ve çok sıradan bir davranışlardır. İnsan bunları becerebilir ama önce kendini terbiye etmesini ve kendini bilmeyi öğrenmelidir ve okullar ve aile bunun için vardır aslında ama iş gerçekte böyle olmuyor.
Sorumluluk almak ve kişinin davranışlarından sorumlu olmasını sağlamak yaşama kültürünün temeli olmalı ve bu sınavı geçemeyene bazı yaptırımlar getirilmelidir. O zaman insanlar sokakları kirletmez, çöpünü çöp tenekesine atar, kırmızıda geçmez, sokağa tükürmez, yeşile ve ormanlara ve diğer canlılara saygı duyar ve hayatı daha kolay hale getirir. Böyle insan çok şeyi olmazsa bile mutlu olur ve hayata daha anlamlı bakar. Zor değil aslında. Yaşam, yaş alırken üzerine koymaktan daha çok, bazı gereksizlikleri azaltmaktır. Daha sade ve yalın yaşamak anlamlı yaşamın anahtarıdır.
Turgay Biçer 23 Eylül 2020.